Solculuk, insanlık, vicdan, demokrasi,
Biz Pir Sultan’ın baş eğmezliği, Nazımın dizeleri, Ruhi Su’nun sazının tınısı, Emekçi’nin ezgileri, Grup Yorum’un marşları ile büyümüş bir nesiliz unuttunuz mu?
Bize en çok anlatılan yiğit insanların zindanlarda ki direniş anılarıydı unuttunuz mu?
Biz nasıl oralardan buralara geldik anlamak zor?
Biz ne zaman resimli kağıda mahkum olduk?
Soldan kastın, sol kol olduğunu sanan insanlara ne zaman evrildik biz?
Demokrasi mücadelemizden “İleri Demokrasiye” nasıl, ne zaman geçiş yaptık, nasıl sindirdik bu ileri demokrasiyi içimize?
Biz ne zamandan beri Atatürk’ü sadece kağıt banknotların üstünde sever olduk?
Deniz’lerin idam sehpalarını tekmelediği yiğitlik destanları ile başımız dik yürürken, nasıl bugün el kaldır dendiğinde kaldırıp, indir dendiğinde indiren bir teslimiyetin içine düştük?
Aramızda solculuğundan dolayı, düşüncelerinden dolayı zindanlardan geçenler, bugün o zindanları nasıl olurda yanında yürüyen dostlarına yaşatma cüretini gösteriyor?
Biz yarin yanağından gayri her şeyi paylaşan bir toplum olarak, nasıl olurda her şeyin tek sahibi olma hastalığına düştük?
Öğrenciliği geleceğin ışığı gören bizler, hangi vicdan ile öğrenci yurtlarını kızlara zindan yapabiliyoruz?
Kongreleri demokrasi kavgaları için şenlendiren bizler, şimdi nasıl olurda kongrelerin şevkini, heyecanını mahkum ediyoruz?
Bizler yoldaşlarımızı nasıl olurda ötekileştirebiliyoruz?
Biri çıkıp anlatsın ne olur?
Biz mi geride kaldık çağın, yoksa çağ mı sizleri yuttu dişlilierinin arasında biri aklımızı yitirmeden izah etsin.
Nerede o eski solcular, o eski solculuk nerelere gizlendi biri bize anlatsın.
İsmail Aydın
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)